DEVAM: 165-166.
Namazda Selam Almanın Hükmü
حَدَّثَنَا
يَزِيدُ بْنُ
خَالِدِ بْنِ
مَوْهَبٍ
وَقُتَيْبَةُ
بْنُ سَعِيدٍ
أَنَّ اللَّيْثَ
حَدَّثَهُمْ
عَنْ
بُكَيْرٍ
عَنْ نَابِلٍ
صَاحِبِ
الْعَبَاءِ
عَنْ ابْنِ
عُمَرَ عَنْ
صُهَيْبٍ
أَنَّهُ
قَالَ
مَرَرْتُ
بِرَسُولِ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَهُوَ يُصَلِّي
فَسَلَّمْتُ
عَلَيْهِ
فَرَدَّ إِشَارَةً
قَالَ وَلَا
أَعْلَمُهُ
إِلَّا قَالَ
إِشَارَةً
بِأُصْبُعِهِ
وَهَذَا
لَفْظُ حَدِيثِ
قُتَيْبَةَ
Suhayb (r.a.)'den;
demiştir ki: "Resûlullah'ın yanına vardım. Namaz kılıyordu. Selâm verdim,
İşaretle (selâmıma) karşılık verdi.
(Hadisin râvilerinden
Leys) dedi ki: "Öyle zannediyorum ki (bana bu hadisi nakleden Bükeyr)
"Parmağıyla işaret ederek" dedi.
(Ebû Dâvûd dedi ki); bu
lafızlar Kuteybe'nin (rivayet ettiği) hadisindir.
Diğer tahric: Tirmizî,
salât; Nesâî, sehv; Dârimî, salât
AÇIKLAMA:
Bu hadis-i şerif namaz
kılan bir kimsenin kendine verilen selamı almasının caiz olduğuna delâlet
etmektedir. Her ne kadar bir numara önce tercümesini sunduğumuz hadis-i şerifte
Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in namaz kılarken kendisine verilen selâmı o anda
almayıp da namazını bitirdikten sonra aldığı ifâde ediliyorsa da, iki hadis
arasında herhangi bir çelişki yoktur. Çünkü bu hadis namazda iken kendisine
selâm verilen kimsenin selâmı parmakla işaret ederek almasının caiz olduğuna,
bir önceki hadis-i şerifse namazın sonuna kadar geciktirip namazın sonunda
sözle almanın daha faziletli olduğuna delâlet etmektedir.
Bu hadis-i şerif aynı
zamanda namazda olmayan bir kimsenin namazda olan bir kimseye selâm vermesinin
caiz olduğunu da ifâde etmektedir. Ancak bu mevzuda ulemâ ihtilaf etmiştir:
1. Şafiî ve Mâliki
ulemâsına göre namazda olan bir kimseye selâm vermek kerâhetsiz olarak caizdir.
Aynı zamanda İbn Ömer ve imam Ahmed b. Hanbel de bu görüştedir. İmam Nevevî,
Suhayb (r.a.) hadisinden başka buna delâlet eden pek çok sahih hadis
bulunduğunu söylemiştir.
2. Hanefî ulemâsına göre
ise, namazda olan bir kimseye selâm vermek mekruhtur. Nitekim Câbir, Ata',
eş-Şa'bî, Ebû Miclez, İshâk b. Rahûye de bu görüştedirler. Delilleri ise,
ilerde gelecke olan 928 numaralı hadis-i şeriftir.
3. Namaz kılmakta olan
kimsenin selâm almasına gelince; Mâliki, Şafiî ve Hanbelî ulemâsına göre
işaretle alınmasında bir sakınca yoktur. Nitekim İbn Ömer, İbn Abbâs, İshâk
(r.a.) ve ulemânın büyük çoğunluğu da bu görüştedir. Delilleri de açıklamakta
olduğumuz Ebû Dâvûd hadisi ile ilerde tercümesini sunacağımız 927 numaralı
hadis-i şeriftir.
4. Atâ, en-Nehaî ve
Sevrî'ye göre ise, namaz kılmakta olan bir kimsenin kendisine verilen selâma o
anda karşılık vermeyerek namazın sonuna kadar geciktirmesi müstehabtır.
Delilleri ise, bir numara önce tercümesini sunduğumuz 924 numaralı hadis-i
şerifle birlikte ileride gelecek olan 928 ve 929 numaralı hadis-i şeriflerdir.
Ancak kendilerine "bu hadis-i şeriflerde namaz içerisinde işaretle selâm
almayı yasaklayan bir ifâde yoktur, şayet namaz içerisinde selâm almayı
yasaklayıcı bir mana seziliyorsa o yasak, ancak sözle selâm almakla ilgili
olabilir" diye cevab verilmiştir. Ayrıca 929 numaralı hadis-i şerifin
zayıf olduğu ileri sürülmüştür. Şayet sahih olduğu kabul edilirse bile, bunun
namaz içerisinde selâm almakla ilgili olmadığı söylenmiştir.[el-Menhel, VI,
24-25.]
5. Hanefî mezhebinin bu
mevzudaki görüşünü Muhammed Zihni Efendi şöyle anlatıyor: Lisânen selam almak,
isterse sehven olsun mekruhtur, zira inkâr kelâmadır. El ve işaretle selâm
almak mekruh ise de, namazı bozucu değildir. Nitekim Nebi aleyhisselâm Küba'ya
geldiğinde Medine'nin yerlileri (ensâr) hoş geldine geldiler. Efendimize namaz
içinde iken selâm verdiler. Efendimiz de elini yaygın bir şekilde tutarak
selâma mukabele için eliyle işaret buyurdular. Bu hareketi kerahetle tavsif
edilemez, zira bu hareketi caiz olduğunu göstermek için yapmıştır.[Nimet-i
islâm, 275.]
Ancak İbn Âbidîn'in
beyânına göre, Hılye sahibi buradaki mekruh sözünden maksadın, tenzihen mekruh
olduğunu tahkik etmiştir.[İbn Abidin, Reddu'l-Muhtâr, I, 414.]
Hanefî ulemasının bu
mevzudaki delili ise, daha önce tercemesini sunduğumuz 923 numaralı hadistir.